Depremde hasar gören hastanelerin akıbeti ne olacak?
Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, İzmir’in sağlık yatırımları açısından üvey evlat muamelesi gördüğünü belirterek, siyaset ve ranttan uzak vatandaşın menfaatine olacak şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Doğruyol, depremde hasar gören 12 Devlet hastanesinin ve 20’nin üzerinde Aile Sağlık Merkezi’nin yerine yenilerinin yapılması gerektiğini hatırlattı
30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen depremde kentte birçok bina hasar görmüş ve ağır hasar gören binalar için yıkım işlemi yapılmıştı. Depremden dolayı İzmir’de 12 devlet hastanesi ile 20 Aile Sağlık Merkezi de(ASM) zarar gördü. Bir taraftan koronavirüsle mücadele eden İzmir’deki sağlık çalışanları diğer taraftan ise vatandaşın girmek istemediği bu hasarlı binalarda sağlık hizmeti vermeye devam ediyor. İzmir’in sağlık yatırımları açısından üvey evlat muamelesi gördüğünü iddia eden Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, sağlık yatırımlarının siyasetten uzak, siyasi bir rant elde etmek çabasına girilmeden, vatandaşın menfaatine olacak şekilde planlanması gerektiğini söyledi.
İzmir’de depremden dolayı 12 hastanenin ve 20’nin üzerinde ASM’nin hasar gördüğünü aktaran Ahmet Doğruyol, “Depremden dolayı İzmir Eğitim Diş Hastanesi, Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doğumevi Binası, Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Alsancak Devlet Hastanesi, Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Hastanesi, Çeşme Devlet Hastanesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi olmak üzere 12 tane hastane hasar gördü. Ayrıca 20 civarındaki Aile Sağlığı Merkezi (ASM) sağlık kuruluşu da hasar zarar gördü. 112 binalarımız zarar görüp görmediği belli değil çünkü çoğu zaten derme çatma binalardan oluşuyor” dedi.
Sağlık yatırımları açısından İzmir’in en fakir illerimizden biri olduğunu vurgulayan Ahmet Doğruyol, kentin bu konuda üvey evlat muamelesi gördüğünü savunarak şöyle konuştu: “Sağlık yatırımı yapmak demek İzmir’e Şehir Hastanesi yapmak demek değildir. Sağlık yatırımlarının siyasetten uzak, siyasi bir rant elde etmek çabasına girilmeden vatandaşın, devletin nasıl menfaatine olacaksa o şekilde planlanmalı. Kınık’a devlet hastanesi açıldı. Bergama devlet hastanesine mesafesi yaklaşık 15 km’dir. Şimdi oraya devlet hastanesi açıp da içinde personel olmadığı zaman ayrı bir sıkıntı yaratır. Bizim zaten yeterli sağlık personelimiz yok. Beydağ’a devlet hastanesi açılıyor. Beydağ’a devlet hastanesi açılabilir ama yeterli personeliniz varsa yeterli doktorunuz varsa açılabilir. Bunların planlaması iyi yapılması lazım. Alsancak ve tepecik devlet hastanesinde insanlar üst üste sağlıksız bir ortamda hizmet almaya çalışırken Beydağ’a hastane yapmanın hiçbir manası yok. Öte yandan bazı binalarımıza yapılan tadilatlarla yeni sıfır binalar yapılabilir. Eski binalara kalkıp da 3-5 milyon para harcamanın mantığı yok. O parayla pırıl pırıl, daha donanımlı, depreme dayanıklı hastane şartlarına uygun yeni binalar yapılır. İzmir sağlık yatırımları açısından öksüz bir evlat gibi. Diğer illere baktığımızda 112 istasyonların çoğu standart bir şekilde pırıl pırıl ama bizim 112 istasyonlarımızı baktığımızda çoğu derme çatma halde. Hastanelere baktığımızda çoğu depreme dayanıksız. İzmir merkezdeki hastanelerin yüzde 60’ın üzerinde hastane depreme dayanıksız. İl sağlık müdürlüğü 7 ayrı binada hizmet veriyor. Pırıl pırıl bir tane il sağlık binamız dahi yok.”