Şehir Hastaneleri mi? Butik Hastaneler mi?
Son zamanlarda gündemi meşgul eden önemli konulardan bir tanesi de şehir hastaneleri.
Bu güne dek Tekirdağ şehir hastanesiyle birlikte, ülkemizde 13 Şehir hastanesi hizmete girdi. Sağlık Bakanlığı 2021 yılı sonuna kadar da, Kocaeli, Kütahya, Ankara Etlik, Gaziantep, İzmir Bayraklı Şehir hastanelerinin hizmete girmesini planlanmakta.
Yeni şehir hastaneleriyle birlikte sayı 18 e ulaşmış olacak.
Pek çoğumuzun bildiği gibi şehir hastanelerinin en önemli özellikleri, devlet hastanelerimizle
kıyaslandığında yatak sayılarının çok daha fazla olması. 2021 yılı sonuna kadar 18 şehir hastanesinin
hizmete girmesiyle, şehir hastanelerinin yatak sayısı 26.000’lere ulaşmış olacak. Bir diğer özelliği de Şehir
hastanelerinin, bedelsiz olarak şirketlere tahsis edilen Hazine arazileri üzerine şirketler tarafından
yaptırılması. Söz konusu hastanelerde Sağlık Bakanlığının kiracı olmasıdır. Sağlık Bakanlığının Mülkün
sahibi olan şirketlere en az 25 yıl boyunca kira ve bina bakım parası ödemesidir. Şehir hastaneleri projesini
İngiltere’nin 1990’lı yıllarda uyguladığı ve kamuya yük getirdiği gerekçesiyle uygulamadan vazgeçildiği
biliniyor. Ülkemizde ise ilk şehir hastanesi 2011 yılında açıldı. Dünyanın terk ettiği denenmiş sistemleri
bizim tekrar denememizi okuyucularımızın takdirine sunuyorum.
Vatandaşlarımıza hizmet etmek elbette önemli. Ancak hizmetin nasıl daha verimli olacağını hesap etmemiz
gerekirken, sağlık sistemimizin ülkemizin ekonomik, sosyal ve coğrafi şartlarını göz önüne alarak en uygun
sağlık sistemini uygulamak daha önemli. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Devletimizin sosyal bir devlet
olmasından dolayı sağlık hizmetlerinin tüm vatandaşlarımıza eşit ve ücretsiz verilmesi gerekir. Sağlık
hizmetleri sunumun ticari mantıkla yürütülmemesi de sosyal devlet olma gereklerindendir.. Bazı şehir
hastanelerine hasta garantisi verildiği yönündeki haberlerde rahatsızlık verici boyutta. Yani önceliğin para
kazanmak değil, vatandaşın sağlığı olması gerekliliğinden vazgeçilmemeli..
Eğer amacımız vatandaşlarımıza kolay, ulaşılabilir sağlık hizmeti vermek ise, bunun yolu; hastaların hasta
yakınlarının hastanenin bir ucundan bir ucuna yüz metrelerce yol yürümesi, gerek toplu taşıma araçlarıyla
gerek özel araçlarla ulaşımı zor olan şehir hastanelerine değildir. Hastane yerlerinin nüfus dağılımına göre,
yatak sayıları 100 ile, en fazla 500-600 olan devlet hastanelerine ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. En iyi hastane
vatandaşa en yakın olan hastanedir. Öncelikle vatandaşlarımızın rahat ulaşabileceği, tahlil, tetkik,
görüntüleme hizmetlerini en az zahmetle alabileceği butik hastaneler, devlet hastaneleri ve üçüncü aşamada
daha donanımlı hastanelere ihtiyaç vardır. Mesela şehirlerimizde ihtiyaca göre, bir hastanemiz kalp
ameliyatları üzerine, bir hastanemiz ortopedi üzerine, bir hastanemiz göğüs vb. branşlara göre olsa daha
verimli olmaz mı? Bence doğru yöntem bu yöntem. Bizden söylemesi.
Bu günlerde Ankara da açılan şehir hastanesinden dolayı Ankara içindeki altı devlet hastanesinin daha
kapatılacağı gündemde. Daha önce kapatılan altı hastaneyle birlikte kapatılan hastane sayısı 12’ye
ulaşacakmış. Basına yansıyan haberlere göre. Bir şehir hastanesi açıyoruz diye, 12 devlet hastanesini
kapatmanın faturası herhalde önümüzdeki zaman diliminde karşımıza çıkacaktır. Tabi şehir merkezlerinde
kapatılan Devlet Hastanelerinin arsa değerlerini de gözden kaçırmamakta fayda var.
Şehir hastanelerinde çalışan, yada çalışacak sağlık personeli açısından bakarsak olay çok daha zorlu
geçeceğe benziyor. Genellikle şehir dışında yapılan hastanelere ulaşım oldukça zor olacak gibi.
Tabi sağlıkta en önemli nokta ise, böyle binlerce yataklı hastaneler yapmak değil, koruyucu sağlık
hizmetlerini en iyi şekilde vermek ve vatandaşı hasta etmemektir.