Çalışanların Büyük Bir Çoğunluğu Açlık Sınırının Altında Maaş Alıyor
Peygamber efendimiz işcinin alnının teri kurumadan emeğinin karşılığını verin diye emretmiştir. Peki bizim alın terimizin karşılığı veriliyormu. Bunun takipçileri kimler ve bu konuda neler yapıyorlar gelin biraz irdeleyelim.
MAAŞ HESAPLAMALARI İSLAMİYETİN EMİRLERİ İLE BAĞDAŞMIYOR.
En son yapılan TÜRKİŞ ‘ in yaptığı ve ülkemizde en rağbet gören araştırmaya göre mayıs ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 6.000 yoksulluk sınırı ise 19 bin civarlarında olduğu Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Daire Başkanlığınındın alınan bilgiye göre de ortalama memur maaşlarının 6500 lira olduğu ortada iken neredeyse %65 memurun açlık sınırında maaş aldığı ortadadır. Yani yukarıdaki hadiseye göre alnımızın teri kurumadan hakkımızı alamıyoruz. Alamıyoruz ama hakkımızı istemesi gerekenler de bir yanda bu istatistikler dururken tarihi kazanımlardan bahsediyor.
TÜİK MEMURA VERİLECEK ÜÇ KURUŞ ENFLASYON FARKINA BİLE GÖZ DİKTİ.
Bir diğer konu ise yağmur gibi iğneden ipliğe zam yağarken aylık enflasyon rakamı 2, 98 çıkması abesle iştigaldir. Sadece bu ayı değerlendirsek bile akaryakıt elektrik doğalgaz şeker ve sayamayacağımız kadar pek çok hayatımızın temel ihtiyaçlarına okkalı okkalı zamlar gelirken TÜİK ‘ in enflasyon rakamı hilelidir. Eğer böyle giderse memura düşük enflasyon farkı vermek için önümüzdeki ay eksi enflasyon bile gösterebilirler. Hal böyle iken Verilen zamlar enflasyon rakamları ile örtüşmediği ortada iken çalışanın alnının teri de heba edilmektedir. Sorumluları elbette basireti bağlanmış yetkili sendika ve bizi yönetenlerdir. Üretim ekonomisinden Tüketim ekonomisine geçmemiz karşısında memura verilecek üç kuruş enflasyon farkına bile artık göz dikilir oldu.
TÜM İDARECİLER SENDİKALARDAN ARINDIRILMALI.
Bir diğer konu ise madem hakkımız alınmıyor da bu aklını kiraya vermiş sendikalara ne diye üyeyiz. İşte can alıcı nokta burası. Çünkü dar boğaza sıkışmış hemşire arkadaşım direk veya endirekt yollarla baskı altına alınıyor. Eğer bize üye olmazsan diye başlayan cümleler kuruluyor. Bize üye olursan yardımcı oluruz diye biten cümleler kuruluyor. İdarecilerin büyük bir çoğunluğu yetkili sendika tarafından re fere ediliyor. İdarecilerin başarısı da o Sağlık Kuruluşunda üye sayısının artıp artmadığı gibi lüzumsuz istatistikler üzerine kurgulanıyor. Yani idareci baskıyla mobbingle alavere ve dalavere ile idarecilik vasfının dışında sendikanın temsilciliğini yapıyor. Sendikal dengeyi bozdukları gibi İdari konularda hakkaniyeti de ortadan kaldırıyor.
BİRLİK SAĞLIK SEN YETKİLİ OLDUĞUNDA TÜM İDARECİLERİN SENDİKACILIK YAPMASINI ENGELLEYİCİ YÖNETMELİKLER DÜZENLENMESİ İLK İŞ OLACAKTIR.
Birlik Sağlık Sen’in yetkili olduğu zaman İdarecilerin bırakın sendikacılık yapmasını sendikaya üye bile olamayacağına dair düzenlemelerin yapılması ilk işimiz olacaktır.