Sağlıkta MHRS Çıkmazı.
MHRS (Merkezi Hekim Randevu Sistemi) MHRS, Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında olan bir proje. Sağlık Bakanlığı MHRS’ye geçiş gerekçesini, vatandaşlarımızın sağlık hizmetine daha kolay erişiminin sağlanması ve hastanelerimizin daha etkin ve verimli şekilde hizmet sunabilmesi olarak tarif etmiş.
MHRS, vatandaşlarımızın ALO 182 hattını arayarak veya internet üzerinden, Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler ile Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinden muayene randevusu almalarını sağlayan bir hizmet.
MHRS ile kamu sağlık kurumlarının yani hastanelerin bazı branşlarından randevu alabilmek oldukça zor. Bazı branşlardan randevu almak ise neredeyse imkânsız. Üniversite hastanelerimizi ise söylemeye gerek yok.
Randevu almak için saatlerce telefon başında bekleyen, yatmayıp uykusuz kalan, sabah erken kalkan, hızlı klavye kullanan, telefon tuşlarını daha seri kullananlar daha avantajlı gibi. Peki MHRS’den randevu almakta kimler daha şanslı dersiniz? 70 yaşlarınki bir hasta mı? Yirmi yaşındaki bir genç mi?
Yani söylemek istediğimiz, bu sistemde kronik hastalığı olan, ya da gerçek ihtiyacı olan bir hasta randevu almakta oldukça zorlanırken, doktora ulaşmaya acil ihtiyacı olmayan bir başka vatandaşımızın randevu alması ihtimaller arasında. Mesela bir göz doktorunu, görme sıkıntısı çeken bir vatandaşımızın yerine, güneş gözlüğü almak isteyen bir vatandaşımızın randevu alması veya alabilmesi ne kadar anlamsız bir durum değil mi?
Bu sistemde, bu ve benzeri durumların oluşması hiç de şaşırtıcı değil. Sağlıkta dönüşüm adı altında geçen 20 yıllık süre içerisinde pek çok köklü değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklikler hedefine ulaşmadı.
Böyle giderse önümüzdeki birkaç yıl içerisinde, en köklü değişikliği Kamuda hizmet verecek uzman doktor bulamamakla yaşayacak gibi görünüyoruz. Her geçen gün istifa ederek özel hastanelere ya da yurt dışına giden mesleğinde kendini kanıtlamış doktorlara vatandaşlarımızın ulaşımı her geçen gün daha da zorlaşmakta.
Bir taraftan yaklaşık 17 yıldır uygulanan aile hekimliği sistemiyle birlikte uygulanması gereken, aile hekimliğine geçişin ana gerekçesi olan sevk zinciri. Aynı zamanda Genel Sağlık Sigortası (GSS) yasasında var olan sevk zinciri zorunluluğunun vatandaş memnuniyeti üzerine odaklanmış kamu sağlık hizmeti sunumumuzun siyasi endişelerden dolayı uygulanmaması, bir taraftan ekonomik olarak geçim sıkıntısına sürüklenmiş doktorundan hemşiresine sağlık çalışanları, diğer taraftan her geçen gün onlarca hatta yüzlerce şiddete uğrayan ve itibarsızlaştırılan sağlık çalışanları.
Belki de aile hekimliği sistemi planlanan şekilde uygulansaydı sağlık sisteminde yaşanan sıkıntıların bir kısmını çözebilirdi. Bu gün gelinen noktada, aile hekimliği hizmeti, yani birinci basamak sağlık hizmetleri sunumunun halkın nezdinde adeta değersizleştirildiğini düşünüyoruz. Neden derseniz? Pek çok vatandaşımız aile hekimliğinde görev yapan doktorlarımıza adeta ilaç yazma memurları gibi davranmaktadır.
Sağlık Bakanlığı, Yaklaşık 14 yıl önce hastaneler için sevk zinciri zorunluluğunu hayata geçirmek için bir karar vermişti. Bartın, Malatya, Edirne ve İstanbul’un Silivri ilçesi olmak üzere 3 pilot il ve bir de ilçe belirlenmişti. O günün yetkilileri uygulama başarılı olursa sevk zincirini tüm ülkeye yayacaklarını ifade etmişlerdi.
Sevk zinciri doğası gereği öncelikle Aile Sağlığı Merkezinde (ASM) bulunan bir aile hekimine başvurmayı gerekli kılıyor. Ki, çok da doğru bir yaklaşım. Yapılan muayene sonrasında ancak hekim ihtiyaç görürse hasta hastaneye sevk edilebilecek.
Eğer bu gün sevk zinciri uygulanıyor olsaydı, ayağını ayakkabı vuran bir vatandaş doktor ihtiyacını üniversite hastanesinden karşılamaya çalışmazdı. Pek çoğumuz şahittir. Sırf kolesterol düzeyine baktırmak için hastanelere başvuran o kadar çok insan var ki! Oysa ev veya işyerinin hemen yanındaki bağlı olduğumuz ASM’de bulunan aile hekimlerimiz de vatandaşımızın ihtiyacı olan pek çok iş ve işlemi yapıyor.
Dünyada ve ülkemizde pek çok kronik hastalığın şeker hastalığı, yüksek tansiyon, tiroit hastalıkları ve KOAH adlı akciğer hastalıklarının görülme oranları hızla artıyor. Günümüzde hastanelerin dahiliye polikliniklerine başvuran hastaların ekseriyeti bunlardan oluşuyor.
Sırf hastanede muayene olmak için randevu gününü 2-3 hafta bekleyen şeker hastası sayısının hiç de az olmadığını düşünüyoruz. Belki de randevuyu beklerken boşa geçen iki hafta içinde hasta şeker komasına girecek.
Doğru uygulansa belki MHRS işe yarayacakta, maalesef doğru uygulanmıyor.
Hani devlet büyüklerimiz hep ifade ediyor ya, Sigorta hastanelerinde sabaha kadar doktor sırası bekliyordunuz diye, emin olun ki, bu gün vatandaş doktora ulaşamıyor. Deseniz ki, gece gel sıraya gir sabaha kadar sıra bekleyecek. İlgililerin bilgisi olsun istedik.