Bir Şehir Hastanesi Hikayesi.

18.10.2023
A+
A-

Şehir hastanelerinde yap-kirala-devret modeli. 

Bilindiği gibi, Şehir hastaneleri Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan hastanelerdir.

Şehir Hastaneleri, Devlet Hastanesi ve Eğitim ve Araştırma Hastanesinden farklı olarak bölgesel, büyük sağlık kompleksleri olarak yapılandırılmaktadır.

Mevcut hükümet ve Sağlık Bakanlığının açıklamalarına göre, Şehir Hastaneleri ile amaçlanan, bünyesinde her çeşit sağlık birimini bulundurarak bulunduğu bölgedeki insanların her türlü sağlık ihtiyacını en ileri teknolojik ve tıbbi imkanlarla karşılamak. Peki devlet hastanelerimiz bu ihtiyacı karşılayamıyor muydu? Elbette karşılıyordu.

Ancak, Şehir Hastanelerinin arsasının devlet tarafından verilmesi, hastanenin yap-işlet-devret modeli ile yapılması ve yap, işlet, devret modeliyle yapılan otoyol, köprü, havaalanı gibi işletmelere verilen taahhütlerle nasıl ki otoyoldan köprüden geçmeyen arabanın, havaalanına inmeyen uçağın ücretini 80 milyon olarak, tüm milletimiz hep birlikte ödüyorsak, Şehir Hastanelerinde de hastanede tedavi görmeyen yatmayan hastanın da parasını millet olarak hep birlikte ödüyoruz ve ödemeye devam edeceğiz.

Şehir Hastaneleri devletin arazisi üzerinde özel sektörün 25 yıllık süre ile bir hastane yapıp işletmesi ve 25 yılın sonunda da devlete tekrar vermesine dayalı bir sistem.

Sağlık Bakanlığı, Hazine arazisi üzerinde yapılan bu hastanelere kiracı oluyor. İşin en önemli kısmı bu. Her sene hem kullanım bedeli adı altında kira bedeli, hem de orayı yapan ve işleten şirketlerin sunduğu hizmetler karşılığında ayrıca bir para ödeniyor. Bunlar içinde her yıl bütçeden kaynak ayrılıyor.

Kamu görevlisi konumundaki doktorlar kadrolu olarak orada çalışıyor, ama hastanenin işleticisi ve kazananı özel sektör.

Yapılan araştırmalar 1500-2000 yataklı hastanelerin yönetim ve sağlık hizmetleri açısından akılcı olmadığını ortaya koyuyor. Uzmanlar ideal bir hastanenin yatak sayısının 300-350 olduğunu belirtiyorlar.

Şehir hastanelerinin devlete yüksek maliyetler getirmesinin ağır faturasını son yıllarda ödemeye başladık ve ilerleyen yıllarda hep birlikte daha ağır bedeller ödemek zorunda kalacağımızı bu günden görmek zor değil.

Sağlık Bakanlığının politikaları arasında illa ki, şehir hastaneleri yapmak varsa, o zaman Şehir Hastaneleri keşke Sağlık Bakanlığı eliyle yapılsa da, devlet olarak 2,5-3 yıllık kira karşılığı yapılabilen hastaneye 25 yıl kira ödemesek. Hangi yatırım var ki, bu kadar getiri getirsin.

Gelelim İzmir Bayraklı Şehir Hastanesine;

Yaklaşık 10 yıl önce temeli atılan, 30 ayda bitirilmesi planlanan ve yaklaşık 10 yıldır bitirilemeyen 8 kez açılış tarihi ertelenen ve en sonunda 16 Ekim tarihinde resmi açılışı yapılmadan hasta kabul etmeye başlayan ve bir tarafta da ücretlerini alamadıklarını ifade eden, hastanenin açıldığı gün çatıya çıkıp, intihar girişiminde bulunan işçiler. İşçilerden bazılarının ifadesine göre, hastane içerisinde daha 6 aylık işçiliğin olduğu yönünde.

Hastane tam anlamıyla bitmeden yarım yamalak hastane açmaktaki sebep ne olabilir? Diye, düşünmeden edemiyoruz. Muhtemelen diyoruz ki, hastanenin yüklenici firmasının bastırmasıyla hastane açılmıştır ki, devlet firmaya para ödemeye başlayabilsin. Yani para ödemenin yasal zemini oluşsun.

Hastanenin ulaşım sorununu önümüzdeki günlerde hep birlikte şahit olacağımız kesin. Raylı ulaşım sistemi olmadan hastanenin açılması, hastane önünden geçen çevre yolunun tıkanmasına sebep olacağını görmek için kahin olmaya gerek yok.

Kamu-Özel İşbirliğiyle yapılan şehir hastaneleri kamu kaynaklarının israf edilmesinde önemli yer alıyor.

Şehir hastaneleri için 2023 yılı bütçesine 46,6 milyar lira ödenek konulmuş. Bazı hesaplamalara göre 2040’lı yıllara şehir hastanelerinin bütçeye yükü yaklaşık 81 milyar dolar. Kamuoyuna açıklanmayan, milletvekillerine dahi bilgi verilmeyen 25 yıllık sözleşmeler antidemokratik sözleşmelerdir. Bu hastanelere kredi veren finansman kuruluşları Türkiye’de ve yurtdışında bu paraları tahsil edeceklerini biliyorlar.

Sonuç olarak; Şehir Hastaneleri sistemi her yönüyle ülkemiz şartlarına uygun değildir. Sağlık Bakanlığı bu konuda ısrarcıysa bu hastaneler, yap-kirala-devret modeliyle değil, Sağlık Bakanlığı eliyle yapılmalıdır.