Milli bayramlarını kutlamayanlar, dini bayramlarını kutlayamaz.

03.11.2023
A+
A-

Cumhuriyetimizin 100. Yılında, bu özel günün milletimiz için taşıdığı derin anlamı bir kez daha kavrıyoruz. Milli bayramlarını kutlamayanların, dini bayramlarını da hak etmedikleri bir önerme ile, bayramların toplumlara kattığı değerin altını çiziyoruz. Bayramlar, toplumun birliğini sağlayan kritik öğelerden biridir ve bu bayramların kuşaktan kuşağa aktarılması, toplumsal belleğimizi canlı tutar.Dini bayramlarınızı kutlamanız için özgür olmak gerekir. Eğer esaret altında yaşıyorsanız özgür değilsiniz.    Milli bayramlar özgürlüğün, bağımsızlığın sembolü olan bayramlardır.

Milli bayramlarımız ulusal birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirir, dini bayramlarımız ise manevi derinliğimizi yansıtır. Bayramların gelecek nesillere aktarılmasının, toplumsal değerlerimizin sürdürülmesi için kritik olduğuna inanıyoruz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Mandacılara ve sömürgecilere karşı “sadece bağımsız, sınırsız ve milli egemenliğe dayanan bir Türk devleti kurmaktır” söylemi, bir ulusun özgürlüğünün ne kadar kıymetli olduğunu bize hatırlatır. Özgürlük, tam anlamıyla bağımsızlık demektir ve ekonomik bağımsızlık bu kavramın içindedir. “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi, dış politikamızda kalıcı bir yön göstericidir.

Atatürk’ün liderliğinde, Türk milleti zorlu bir sürecin ardından ulusal bir devlet inşa etti. Atatürk’ün vurguladığı huzur, refah ve bağımsızlık hedefleri, ekonominin ve hukukun üstünlüğüyle birleşti.Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti, devletin istikrarını ve barış içinde yaşamasını hedefledi.

Sonrasında, ekonomik özgürlük ve hızlı kalkınma, devlet politikalarının odak noktasında oldu. Savaşın ardından gelen sanayileşme hamlesi, sanayi üretiminde %96’lık bir artışı beraberinde getirdi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyon er, prensipli ve adalet merkezli yaklaşımı bugün daha da kıymetli. Cumhuriyetimizin 100. Yılında, Atatürk’ün gösterdiği yolda, adalet, güven ve mutlulukla yürümeye devam ediyoruz.

Bayramlar, milletin tarihsel dönüm noktalarını, başarılarını ve özel anlarını yansıtan zamanlardır. Milli ve dini bayramlar, ulusun geçmişine, kültürüne ve değerlerine olan sadakatini belirtir. Ancak bazıları milli bayramların önemini küçümseyebilir ya da kutlamaktan kaçınabilir. Fakat şunu unutmamak gerekir: Milli bayramlarına değer vermeyenler, dini bayramların da özünü tam olarak kavrayamazlar.

Türk tarihi, milli ve dini bayramların birbiriyle iç içe olduğunu gösterir. Malazgirt Zaferi, Anadolu’nun Türklere açılmasını ve İslam’ın yayılmasını simgeler. Kanuni Sultan Süleyman’ın fetihleri, Osmanlı’nın hem ulusal hem de İslami gücünü temsil eder. Atatürk’ün “Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır” sözü, din ve milliyetçiliğin ulusal birlik için nasıl bir araya gelebileceğini gösterir.

Cumhuriyet’in kuruluşu, hem milli bir dönüm noktasıdır hem de dini açıdan öneme sahiptir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde oluşturulan Türkiye Cumhuriyeti, laik bir yapıya sahip olup, aynı zamanda büyük bir Müslüman nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. Atatürk’ün bu sözü, din ve milliyetçiliğin, ulusal birlik için nasıl eşsiz bir uyum içinde olabileceğini bize göstermektedir.

Sonuç itibariyle, milli bayramların önemini göz ardı edenler, tarihimizi, kültürümüzü ve inançlarımızı zedeliyorlar. Milli bayramları kutlamak, dini bayramların gerçek anlamını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Hem milli hem de dini bayramlar, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde nasıl dimdik ayakta durduğunun simgeleridir. Bu bayramlar, ulusumuzun tarihini, kültürünü ve değerlerini kutladığımız, onları yeni nesillere aktardığımız özel anlardır. Türk milleti, tarih boyunca sayısız zorluğun üstesinden gelmiş, bağımsızlık ve özgürlük uğruna sayısız fedakarlıkta bulunmuştur. Bu topraklar, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış, atalarımızın emekleriyle yoğrulmuştur. Milli bayramlar, bu değerli mirası hatırlamamız, birlik ve beraberlik içinde, omuz omuza yürüdüğümüz yolu aydınlatan ışıklardır. Cumhuriyetimizin 100. yılında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, birlikte daha aydınlık yarınlara doğru yürüyeceğimize olan inancımız tamdır. Türk milleti olarak, tarihimizle gurur duyuyor, geleceğe umutla bakıyoruz. Ne mutlu Türk’üm diyene!