VIP sağlık çalışanları..
Sağlık Bakanlığımıza bağlı sağlık kuruluşlarımızda hizmet sunan sağlık çalışanlarımızın çalışma ortamları ve çalışma şekilleri, çalışma şartları, hizmet sundukları kesimler olarak sağlık çalışanlarımızı kategorilere ayırırsak, özellikle hastanelerimizde, iş yaptırılmayan korunan veya rahat ortamlarda çalıştırılanlar, özel hastalara, siyasilere, siyasilerin yakınlarına hizmet edenler birde, hastaneye gelen sıradan vatandaşlara hizmet eden sağlık çalışanları olarak ayırmak mümkün.
İş yaptırılmayan yada basit işlerde çalıştırılan sağlık çalışanlarımız;
Sağlık bakanlığı hastanelerin yatak sayılarına bir hastanede olması gereken başhekim, başhekim muavini, müdür, müdür muavini, başhemşire baş hemşire muavini gibi olması gereken standart kadroları belirlemiş.
Sağlık Bakanlığının belirlediği kadroların haricinde özellikle başhemşire muavinlerinin sayısı ne hikmetse bir kadrolu başhemşire muavini varsa iki kadrolu olmayan fiilen başhemşire muavinliği yapan var. Bu arkadaşlarımız kadroları olmamasına rağmen, kadrolu başhemşire gibi çalışanlar. Mesela bir hastanede başhemşire muavini varken, gündüz sürpervisiör hemşiresi olmaması gerekirken pek çok hastanede gündüz süpervisiör hemşiresi adı altında, tüm hemşireler nöbet tutarken nöbet tutturulmayan, servislerde çalıştırılmayan hemşirelerimiz var. Adı ne olursa olsun maalesef farklı isimler adı altında bir takım sağlık çalışanları maalesef koruma altına alınmış. Bir hemşirenin 10-11 nöbet tuttuğu hastanede bir takım hemşirenin onun yakını, bunun gelini, bilmem kimin bilmem nesi diye nöbet tutturulmamasının, diğer sağlık çalışanlarımızdan ayrıştırılmalarının faturası, diğer sağlık çalışanlarımıza, hemşirelerimize iş yükü olarak dönmektedir.
Bir kısım sağlık çalışanlarımız da, özel istek üzerine, özellikle birilerinin yakınları olan özel hastalara hizmet etmekteler.
Özellikle devlet hastanelerimizde siyasilerin vasıtasıyla gelen yada gönderilen hastalar var ki, hastane yöneticilerimizde bu işleyişten oldukça rahatsız. Ancak bu rahatsızlıklarını ifade eden idarecimiz ise neredeyse yok gibi. Ancak,Sağlık Bakanlığında Sağlık müdürlerimizden, başhekiminlerimizden, müdürlerimizden, müdür muavinine kadar neredeyse tüm yöneticilerimizin yönetici olabilmek için bir tek yol var. Oda siyasi referans. Siyasi referansınız yok ise Sağlık Bakanlığında yönetici olabilmeniz neredeyse imkansız. Bunun getirdiği sonuç ise genel itibarıyla siyasilerin taleplerinin bir şekilde yerine getirilmesi.
Siyasiler tarafından yöneticilere gönderilen hasların, hastanede çalışan bir sağlık personeli tarafından ilgili hekimlere götürülmesi, tedavi ettirilmesi ve veya tahlil ve tetkiklerinin yaptırılmasının sırada bekleyen, randevu alamayan pek çok vatandaşımızın da kul hakkına girmekte maalesef.
Sağlık çalışanlarımızın pek çoğu yerine göre kendileri bile tedavi olamazken, bir siyasi tarafından gönderildi diye bir hastanın elinden tutulup iş ve işlemlerinin yaptırılması, idarecilerimizde, sağlık çalışanlarımızda ve vatandaşlarımızda da rahatsızlık oluşturmaktadır.
Belki bir vatandaşı memnun edeceğiz diye verilen çabanın, çok daha fazla vatandaşın memnuniyetsizliğiyle sonuçlandığını da unutmamak gerek.
Siyaseten yani siyasi gözle baktığınızda, bir vatandaşı, bir hastayı memnun etmek, önemli olabilir. Ancak kamunun sunduğu hizmetlerde tüm vatandaşlara eşit fırsat tanımak, vatandaşlar arasında adaleti tesis etmenin, huzur ve güven ortamını sağlayacağını unutmamak gerek.
Bundan dolayıdır ki, devletimizin tüm vatandaşlarımız arasında eşitliği sağlaması, diğer tüm temel haklarda olduğu gibi temel hak taşıyıcısının Devletle olan ilişkisini düzenler. Devlet, yasama ve yargı yoluyla zayıfları baskıya karşı korumak ve toplumsal gücün her türlü kötüye kullanımına karşı tedbirler almak zorundadır. Devlet toplumda da gerçek anlamda eşit özgürlüğü gerçekleştirmekle yükümlüdür. Söz ettiğimiz eşitlik görsel değil, şematik bir eşitleme değil, objektif, sosyal eşitliktir. Vatandaşlar arasında adaleti gerçekleştirmek ve Devletin sosyal düzenlemelerinin yönü konusunda karar vermek, öncelikle yasa koyucunun işidir.
Bundan dolayıdır ki, devleti yöneten siyasi erkler, tüm vatandaşlarımız arasında, çalışanlarımız arasında, adaleti tesis etmek zorundadırlar. Bir kesimi, koruma, kollama, yaşanabilecek, haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikler kaos ortamlarının zeminini hazırlar. Devleti yöneten her bir bürokrat haktan, hukuktan, adaletten ve liyakatten ayrılmamalıdır.