TTB’yi kapatalım mı?
Geçtiğimiz günlerde Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı ve adli tıp uzmanı Doktor Şebnem Korur Fincancı’nın, PKK’nın propaganda yayın kuruluşu gibi çalışan Medya Haber’de, TSK’nin Kürdistan Bölgesi topraklarında PKK’lılara karşı kimyasal silah kullanıldığı iddiaları Türk Milletine ve Türk ordusuna düşmanlıktır.
Son zamanlarda Türk Silahlı Kuvvetlerimizin PKK Terör örgütüne karşı yapılan operasyonların sonucunda önemli kayıplar veren teröristlerin kayıplarını hazmedemeyen ülke içindeki avenelerinin Türk Silahlı Kuvvetlerimize adeta Uluslararası kuruluşlara şikâyet eder tarzda yaptığı açıklamalar Devletimize Milletimize ihanettir.
Yaklaşık 40 yıldır terörle mücadele eden bu milletin, 20 yaşındaki gencecik askerleri şehit olurken, terörün etkili olduğu vatan topraklarımızda, doktorumuz, hemşiremiz, öğretmenimiz ve o bölgemizde yaşayan vatandaşlarımız, hatta beşikteki bebeklerimiz katledilirken sessiz kalanların terör örgütünün kayıpları arttığında terör örgütü lehine seslerini yükseltmeleri, askerimizi suçlamalarını kabul etmek mümkün değildir.
TTB Başkanı ve adli tıp uzmanı Doktor Şebnem Korur Fincancı’nın terörü destekleyen açıklaması Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale Zaferi ve İzmir’in işgalinde karşı bir isyan hareketi olan 14 Mart ruhundan yoksun, 1921’de öğrencileri şehit olduğu için mezun veremeyen Tıbbiyelilerin kemiklerini sızlatan açıklamadır.
Askerimizin terörle mücadelesinin, sadece terör örgütünü değil, terör örgütünün destekçilerini de rahatsız ettiği ortadadır.
Peki, Türk Tabipleri Birliği Nedir? Ne iş yapar? Ya da ne yapmalıdır?
1953 yılında İstanbul’da kurulan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türkiye’deki hekimlerin örgütlü sesidir. Anayasal güvence altında, 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğindedir.
Türk Tabipleri Birliği’ne üyelik serbest çalışan hekimler için zorunlu olmakla birlikte, halen üyelerinin yarısı, kamuda çalışan, üyeliği zorunlu olmayan hekimlerden oluşmaktadır.
Ülkemizdeki vatandaşlarımızın sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin kolay ulaşabileceği kaliteli ve düşük maliyette sağlık hizmeti sunmak, meslek ahlakını en iyi şekilde korumak, tıp eğitiminin her alanında fikir beyan etmek, hekimlik mesleğinin maddi, manevi haklarını korumak için kurulmuştur.
Türk Tabipleri Birliği meslek disiplinini sağlamak, hasta yakınmalarını araştırmak, hekimlerin özel çalışma ücretlerini belirlemek gibi konularda da çalışma yapar.
Peki, her iki yılda bir Haziran ayında yinelenen seçimlerle göreve gelen yedi kişilik Merkez Konseyi, Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu üyelerini bertaraf edelim diye TTB’yi kapatmak mı gerekir? Elbette hayır. Kapatalım demek kolaycılık. Zor olan her iki yılda bir yapılan seçimlerde hekimlerimizin organize olması ve TTB’nin yönetimlerinin devletine milletine sahip çıkan hekimlerimizden oluşmasını sağlamak için çabalamak olmalıdır.
Hasbelkader yıllardan beri pek çok STK’da görev aldık. Gittiğimiz gördüğümüz pek çok hekim arkadaşımız, TTB’nin yönetiminden yönetim şeklinden, tabiplerin haklarını koruması gereken TTB’nin üzerine vazife olmayan işlerle uğraştığını hep söylerler.
Sorarsınız? Tabip odasına üye misiniz? Hayır.
Üye olana sorarsınız, oy kullanmaya gittiniz mi? Hayır.
Tüm tabiplerimize sesleniyoruz; odanıza sahip çıkın. Her iki yılda bir yapılan TTB’nin seçimlerinde aday yoksa aday çıkarın. Bir Pazar gününüzden iki saatinizi ayırın da oy kullanmaya gidin. Gidin ki meydan birilerine kalmasın. Hiçbir şey yapmıyorsanız, şikayet etmeyin.