İşçiden Memura Amir Olmaz!” – Birlik Sağlık Sen’den YÖK’ün Kararına Tam Destek

Birlik Sağlık Sen Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Kucur’dan, Türk-İş’in itirazlarına sert tepki: “Eğitimsiz ve vasıfsız işçilerin memurların amiri yapılması ne bilime ne vicdana sığar.”
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), geçtiğimiz günlerde üniversitelere gönderdiği yazıyla, “İşçilerin, memurların amiri olamayacağı” yönündeki açıklamasını kamuoyuna duyurdu. Bu karar, kamu sektöründe görev yapan işçiler ile memurlar arasında uzun süredir devam eden tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Konuyla ilgili en sert açıklamalardan biri de Birlik Sağlık Sen Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Kucur’dan geldi.
Kucur, YÖK’ün kararını tam olarak desteklediklerini vurgulayarak, bu uygulamanın yalnızca üniversitelerle sınırlı kalmaması gerektiğini belirtti. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm kamu kurumlarında benzer bir hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini ifade etti.
“İşçi ve memur arasında liyakata dayalı bir ayrım yapmanın, ülkenin gelişimi açısından kritik öneme sahip olduğunu” söyleyen Kucur, kamuda göreve başlama süreçlerinin eğitime, bilgiye ve deneyime dayalı olması gerektiğini savundu.
“Eşitlik İstiyorsanız, Aynı Yoldan Geçin!”
Türk-İş’in işçiler ile memurların eşit haklara sahip olması gerektiği yönündeki açıklamalarını sert bir şekilde eleştiren Kucur, “Eşitlikten bahsediyorsanız, o zaman işçiler de memurlar gibi yıllarca eğitim almalı, sınavlardan geçmeli, akademik süreçleri tamamlamalıdır” dedi.
Kucur, “Bir temizlik işçisinin, yıllarca eğitim almış bir hekimin ya da bir idari memurun başına amir yapılması, hangi vicdanı rahatlatır?” diye sorarak, bu durumun liyakat ilkesine aykırı olduğunu belirtti. Kucur, kamu kurumlarında yıllarca eğitimi ve tecrübesiyle öne çıkan memurların, vasıfsız işçilerin amiri olarak atanmasının kamu vicdanını derinden yaraladığını ifade etti.
“Kamu Kurumları Siyasetin Oyuncağı Olamaz”
Kucur, açıklamasında siyasetin kamu kurumlarında işleyişi etkilememesi gerektiğini de vurguladı. “Siyasi görüşlerini açıkça beyan eden, aktif siyasette yer alan işçilerin hastane müdürü gibi görevlere getirilmesi, kurum içinde siyasi baskı yaratmakta ve çalışma ortamını bozmakta,” diyen Kucur, “Kamu kurumları, siyasetin etkisi altına girecek yerler değildir. Bilim ve liyakat, bir kamu kurumunun temeli olmalıdır” şeklinde konuştu.
“Aklın Yolu Birdir: İşçiden Memura Amir Olmaz”
İşçi ve memurun farklı kulvarlarda görev yaptığına dikkat çeken Kucur, “Memurlar zihinsel eforla, işçiler ise bedensel emekle çalışır. Aynı sorumluluk ve deneyime sahip olmayan bir işçinin, bir memura amir olması kabul edilemez” dedi.
Ayrıca, bu tür atamaların bilimsel ve etik açıdan da yanlış olduğunu belirten Kucur, “Vasıfsız işçilerin, parti referanslarıyla memurların üzerine amir olarak atanması, ne bilimsel, ne vicdani ne de etik bir durumdur” ifadelerini kullandı.
“Eğitimsiz Yöneticiler Vahim Sonuçlar Doğurur”
Kucur, yöneticilik pozisyonlarına eğitim almamış ve çıraklık sürecini geçirmemiş kişilerin atanmasının, gelecekte ciddi sorunlara yol açabileceğini söyledi. “Eğer yönetim ve bürokrasi eğitimi almayanlara yöneticilik verilirse, bu durum vahim sonuçlar doğurur” diyen Kucur, “Herkes eğitimini aldığı ve çıraklık dönemini tamamladığı işi yapmalı. Memur araç tamir edemezken, bir araba tamircisi de masa başındaki ofis işlerini doğru bir şekilde yerine getiremez” şeklinde ekledi.
Kucur, ilerleyen yıllarda, vasıfsız işçilerin referansla bürokratik pozisyonlara atanmasının, gençlerin eğitim ve liyakat anlayışını zedeleyeceğini belirterek, “Anne ve babalar yıllarca çocuklarını üniversiteye gönderip, onların başarılı, eğitimli ve liyakatli bireyler olmasını istemekte. Hiçbir anne, çocuğunun mahallenin siyasi sorumlusunun referansıyla, vasıfsız işçilerin başına atanmasını istemez” diyerek, toplumun vicdanını zedeleyecek bu tür uygulamaların kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Sonuç olarak Hüseyin Kucur, kamu kurumlarında liyakat, eğitim ve bilimsel değerlere dayalı bir yönetim anlayışının şart olduğunu vurgulayarak, “İşçiden memura amir olamaz” diyerek sözlerini noktaladı.